Proofreading (Son Okuma) Nedir? Proofreading (son okuma), en basit haliyle çevirisi yapılan bir metnin terminoloji tutarlılığı, dilbilgisi, yazım ve noktalama, cümle anlamı ve tutarlılığı ve anlam bütünlüğü açısından incelenerek gerekli görülen yerlerde gerekli düzeltme, ekleme ve çıkarma gibi işlemlerin yapılması olarak tanımlanabilir. Proofreading (son okuma) işlemi, metnin kalitesini, akıcılığını ve okunurluğunu artırmak ve ortaya hatasız bir metin çıkarmak için oldukça önemlidir ve amacına ulaşabilmesi için mutlaka dilde ve alanında uzman bir editör tarafından gerçekleştirilmelidir. Editör kaynak ve hedef dillere hâkim olmalı, her iki dilin de dilbilgisi, yazım ve noktalama kurallarını iyi bilmeli ve bu saydığımız özelliklere sahip olmanın yanı sıra alan bilgisine ve bu alana dair (tıp, iletişim, eczacılık, fen bilimleri, patent, hukuk, yazın, alt yazı, ekonomi, teknik, mühendislik, ulaşım, yazılım, psikoloji, sosyoloji, sanat vb.) terminoloji bilgisine de sahip olmalıdır. Neden Çevirimvar? Türkiye’nin ISO (International Organization for Standardization) kalite sertifikalarına sahip olan ilk ve tek tercüme bürosu olan Çevirimvar Online Tercüme Bürosu olarak siz değerli müşterilerimize başta İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça ve Rusça dillerinde olmak üzere çift yönlü olarak kaliteli, doğru ve eksiksiz çeviri hizmeti sunuyor olmamızın yanı sıra makaleleriniz ve yazılarınız için proofreading (son okuma) hizmeti de sunmaktayız. İnternet sitemizi kullanarak dünyanın her yerinden 7/24 tek tıkla belgelerinizi yükleyebilir, fiyat ve teslimat bilgisi alabilirsiniz. Siparişinizin takibini yine internet sitemizin alt kısmında bulunan “Çeviri Takip Sistemi” sekmesine siparişinizin kodunu girerek sağlayabilirsiniz. Çevirimvar Online Tercüme Bürosu’nda her alandan (tıp, eczacılık, teknik, yazın, fen bilimleri, hukuk, alt yazı, ekonomi, patent, ekonomi, iletişim, teknik, mühendislik, ulaşım, psikoloji, sosyoloji, yazılım, sanat vb.) çevirileriniz ve son okumalarınız alanında uzman, tecrübeli ve yetkin çevirmenler ve editörler tarafından yapılmaktadır. Çevirimvar, gizliliği ve müşteri memnuniyetini ilke edinmiş bir tercüme bürosudur ve bunun gereği olarak bilgi ve belgeleriniz üçüncü şahıs ve/veya kurumlarla paylaşılmamaktadır. Çevirimvar’da Proofreading (Son Okuma) Siz değerli müşterilerimize proofreading (son okuma) hizmetini iki paket halinde sunmaktayız. Paketlerimizden size uygun olanı seçerek siz de proofreading (son okuma) hizmetimizden yararlanabilirsiniz. Standart Paket’i seçerseniz revize işlemleriniz alanında uzman editörlerimiz tarafından yapılmaktadır. Makalelerinizin herhangi bir dil hatası olmamasına karşın “Native speaker (ana dili konuşan) tarafından editlenmesi gerekmektedir.” geri bildirimiyle geri gönderilmesi ihtimaline karşın Native Paket’i seçebilirsiniz. Bu pakette revize işlemleriniz ana dili İngilizce olan ve Amerikan vatandaşı olan editörlerimiz tarafından yapılmaktadır. Eğer makaleniz geri dönerse, makaleniz kabul edilinceye kadar revizelerinizi ücretsiz gerçekleştiriyoruz. Ayrıca son okumalarınızı track-change ile yaparak sizlere metinde nerelerde hangi değişikliklerin yapıldığını görme imkânı sunuyor ve her proofreading (son okuma) için Certificate of Editing (COE) belgesi sunuyoruz.
0 Yorumlar
Türkiye İngilizce yeterliliği konusunda, benzer ekonomik gelişim safhasında yer aldığı ülkelerin gerisinde bulunuyor. Geçen hafta, bir şehrin, küresel iş hizmetleri şirketlerine ev sahipliği yapmasının, o şehri ‘dünya şehirleri ağı’ ile daha kuvvetli ölçüde ‘bağlantılı’ ve daha ‘küresel bir şehir’ haline getirdiğinin altını çizmiştim. Bir şehrin ‘küresel’ bir şehir olması ve uluslararası bir finans merkezi olarak küresel iş dünyasını cezbedebilmesi için öncelikle kuvvetli bir beşeri sermayeye sahip olması gerekiyor. Bu beşeri sermaye, mevcut işgücünü eğiterek olabileceği gibi, dünyadan, alanında yetkin olan bireyleri çekerek de geliştirilebilir. Küresel ölçekteki beşeri sermaye havuzunda bulunan yetkin bireylerin çekilmesi, bu bireylerin iş ve özel hayatlarında beklentilerine uygun bir ortam sağlanmasıyla mümkün olabiliyor. Bu ortamın özellikleri, kaliteli ve güvenli yaşam koşulları olduğu kadar, uluslararası çalışanların sosyal diyalog kurabilmesine imkân tanıyacak ölçüde İngilizce dilinin geçerli ve yaygın olmasını da içermeli. Eğitim düzeyi ve kültürel korumacılık gibi nedenlerle İngilizce’nin yeterli ölçüde kabul görmemesi, o şehrin bir uluslararası finans merkezi olarak etkinliğini sınırlıyor. Örneğin Singapur ve Hong Kong, uluslararası finans merkezleri olarak, Londra ve New York’a yaklaşacak düzeyde önem kazanırlarken, Tokyo’nun, Japonya’nın ekonomik gücüne rağmen etkinliğinin sınırlı düzeyde kalmasının sebeplerinden biri olarak İngilizce dilinin yaygınlığındaki yetersizlik gösteriliyor. Geçenlerde TEPAV ve British Council, Türkiye’de, ilköğretim ve ortaöğretim okullarında İngilizce eğitimi üzerine bir anket yaptı. Benim anket sonuçları arasında en sevdiğim bölüm şöyle: İlkokul öğrencilerinin yüzde 21’i İngilizce eğitiminde daha başlangıç seviyesinde olduğunu düşünüyor. Sonra bu çocuklar ortaöğretime geçiyor. İngilizce dersleri bitmiyor. Devam ediyor. Ortaöğretimde çocukların yüzde 32’si İngilizce öğrenme işinde daha hala başlangıç seviyesinde olduğunu düşünüyor. Zaman geçiyor. Aldıkları ders sayısı artıyor ama bizim çocukların artan bir bölümü hep başlangıç seviyesinde olduğunu düşünüyor. Bu oran mesleki eğitim okullarında daha da artıyor. İleri seviyede İngilizce bildiğini söyleyenler İlköğretimde yüzde 10 iken, orta öğretimde yarı yarıya azalıveriyor. Bizim sistemde ilerleme olmuyor. Gerileme oluyor. Rakamlar öyle gösteriyor. Belki de yıllardır öğrenmeye çalıştığınız ama bir türlü konuşmasını beceremediğiniz İngilizce'yi tam anlamıyla öğrenmenin en gerçekçi ve kolay yolu nedir? İngilizce nasıl öğrenilir? Bu konuda herkes bir şeyler söyler, her yerde birşeyler okursunuz ve dolayısıyla da insanın kafası iyice karışır. “Kolay İngilizce öğrenmek” aslında pek mümkün değildir. Bu durum, yeni öğrenmeye başladığımız her şey için geçerlidir. Fakat İngilizce öğrenmek isteyen kişiler doğru yönlendirilirlerse bu mümkün olabilir. İşte burada sizlere bazı yöntemlerden söz etmek istiyorum. Bu yöntemlerden size uygun olanları seçip bir plan-program dahilinde uygulayabilirsiniz. Bu yazıda öncelikle, "özel ders" söz konusu olduğunda öğrenci adaylarının kendilerine ya da etrafındaki yakınlarına sorduğu bazı soruları listelemek istiyorum. Ardından da bu sorulardan bir kısmını yanıtlamaya çalışacak ve daha fazlası için bana ulaşmanızı rica edeceğim. Buyrun söz konusu sorular:
İnsan konuşuyor, ama ne kuzen şempanze konuşuyor ne de üst sınıftaki öteki memeliler konuşuyor. O zaman ortaya yanıtlanması gereken sorular çıkıyor. İnsan ne zaman, neden ve nasıl konuştu? Dil düşünmenin aracı mıdır, yoksa düşünmenin kendisi midir? Evrenin yaşı 13,5 milyar yıl, dünyanın yaşı 4,59 milyar yıl olarak hesaplanıyor. Primat denilen büyük memelilerin ortaya çıkışı 65-70 milyon yıl öncedir. Bunların en alt sınıfında olan ve insanı içine alan homo/pan grubunun üst sınıftan ayrılışının 5,4 ile 6,3 milyon yıl önce olduğu sanılıyor. İnsan konuşuyor, ama ne kuzen şempanze konuşuyor ne de üst sınıftaki öteki memeliler konuşuyor. O zaman ortaya yanıtlanması gereken sorular çıkıyor. İnsan ne zaman, neden ve nasıl konuştu? Dil düşünmenin aracı mıdır, yoksa düşünmenin kendisi midir? Ülkemizde eğitim sektörü ciddi bir ekonomik pazar. Nasıl olmasın ki? Genç nüfusun fazla olduğu, eğitim ve sınav sistemlerinin sık sık değiştiği, binlerce işsiz gencin olduğu ve hala gelişmekte olan bir ülkede gençler için ister istemez tek çare “okumak” oluyor. Gelişememiş ve işsizliğin hala yüksek olduğu, ekonomik krizlerin yaşandığı, dışarıdan gelen sıcak paralara dayalı bir ekonomik düzenle işleyen ülkelerde girişimcilik de riskli bir yol. "Girişimcilik zaten risktir" diyenlerdenim ancak bu risk bizim ülkemizde dış etkenlere çok daha bağlı olunca girişimcilik büyük bir cesaret istiyor. Kaldı ki ülkemizde girişimci olanların genel ortak özelliğini incelediğimizde genelde hep en son çare olarak girişimciliğin seçildiğini görüyoruz. Girişimcilik riskini almak istemeyen ve ailesinin de yönlendirmeleriyle, daha garanti bir yol olacağı düşüncesiyle gençler iyi bir üniversitenin iyi bir bölümünü tutturmaya odaklandırılıyor. Üniversitede eğitim görüp iyi bir meslek sahibi olmaktan başka bir çıkış yolu aramak hayalperest bir yol olarak gençlere sunuluyor. Oysa artık iyi bir bölüm ve üniversiteden mezun olmak da tek başına size iyi bir geleceği garanti edemiyor. Üniversite sonrası, üniversitede akademik kariyer yapmayı amaçlayan öğrenciler için yabancı dil kapsamında YDS önemli bir sınav haline gelmiştir. Bu yazımızda çeşitli akademik hedefleriniz için gerekli minimum YDS (Yabancı Dil Bilgisi Seviye Testi Sınavı) puanlarından bahsedeceğiz. Üniversite son sınıftaki öğrenciler: Araştırma görevlisi olmak isterseniz, yabancı dil yeterlilik sınavı yerine YDS sınav sonucunuzu da kullanabileceksiniz. Bu nedenle YDS‘ye başvurmanızı öneriyoruz. Yüksek lisans yapmak isteyenler: Yüksek lisansa girişte ALES ile birlikte yabancı dil sınavı da yapılır. YDS bu ihtiyacınızı da karşılayabilir. Lisansüstü öğrenime devam etmek istediğiniz üniversitenin koşullarını incelemenizi öneririz. İngilizcenin egemenlik alanı zayıflamayacak, genişleyecektir. Dünyayı doğru okumak ve zamanın ruhu ile kavga etmemek hiç bu kadar önemli olmamıştı. Geçenlerde yeni bir raporda Türkiye’nin İngilizce ile problemi ele alınıyordu. Biz şöyle bir ülkeyiz: Çocuklara yaklaşık 1000 saat İngilizce öğrettiğimizi iddia ediyoruz ama sonunda ders alanların yüzde 90’ı İngilizceyi konuşamıyor. English First (EF) dershanesi dünyanın her tarafında İngilizce öğretiyor ve sonra 750 bin test sonucunu dikkate alarak ülkeleri sıraya koyuyor. Türkiye 60 ülke arasında 41’inci sırada yer alıyor. EF’de kötüyüz, TOEFL’da iyi miyiz? Hayır değiliz. Dünyanın en çok kullanılan İngilizce yeterlilik ölçme sınavı TOEFL’da ortalama skorumuz, Sudan gibi Latin alfabesi kullanmayan ülkelerin seviyesinde. Dünyanın 17’nci büyük ekonomisiyiz diyoruz ama İngilizce konuşmayı hâlâ beceremiyoruz. Türkiye, EF’nin sıraladığı 60 ülke arasında 2007 yılından beri puanını en hızlı arttıran ülkeler sıralamasında birinci görünüyor; ama ortaokul ve liselerde hazırlık eğitiminin de kaldırılmasıyla gençlerin İngilizce seviyesindeki gerilemeyi üniversite öğrencilerinde çok net görüyoruz. Ortalama TOEFL skorumuz son dönemde geriliyor. Anadilde eğitim gibi son derece siyasi tartışmalara yoğun bir biçimde katılıyoruz ama bakın ülkemizin yakın geleceği, çocuklarımızın ne kadar zengin olacağının belirleyicisi olacak İngilizce eğitimi konusunda derin bir suskunluk içindeyiz. Âleme nizam veriyoruz. Konuşmaya başlayınca mangalda kül bırakmıyoruz. Ama bakın sonuca lütfen: İngilizce bilmenin bir zorunluluk olduğu bu internet çağında, Türkiye hâlâ İngilizce konuşamıyor. Nokta. Türkçenin, tarihi itibariyle çok zengin bir dil olması gerçeğinden hareketle sahip çıkılması halinde dünyanın sayılı dilleri arasında yerini alması olasıdır. TDK tarafından yapılan araştırmalara göre Türkçe yabancı dillere 10 binin üzerinde kelime vermiş. Yabancı dillere geçen son Türkçe kelimelerin "döner" ve "dolmuş" olduğu tespit edilmiş. Son yıllarda ise Türkçeden diğer dillere kelime geçişinin durma noktasına gelmesinin nedeni olarak, bazı uzmanlarca Türkçenin yozlaştırılması, doğru ve etkin kullanılmaması gösteriliyor. Bugün İngilizceye Türkçeden geçmiş bulunan kelime sayısının 470 olduğunu yine TDK'nın araştırmalarından biliyoruz. Biz bu yazımızda bu kelimelerden popüler olan bazılarını aşağıda listeledik. Bakalım İngilizcedeki Türkçe kökenli belli başlı sözcükler hangileriymiş? |
Merhaba!Burası bir serbest kürsü! Yayınlanmasını istediğiniz yazılarınızı, görseliyle birlikte "[email protected]" adresine gönderin, değerlendirelim. Blog Arşivi
Kasım 2022
Kategoriler
Tümü
|