TDK tarafından yapılan araştırmalara göre Türkçe yabancı dillere 10 binin üzerinde kelime vermiş.
Yabancı dillere geçen son Türkçe kelimelerin "döner" ve "dolmuş" olduğu tespit edilmiş. Son yıllarda ise Türkçeden diğer dillere kelime geçişinin durma noktasına gelmesinin nedeni olarak, bazı uzmanlarca Türkçenin yozlaştırılması, doğru ve etkin kullanılmaması gösteriliyor.
Bugün İngilizceye Türkçeden geçmiş bulunan kelime sayısının 470 olduğunu yine TDK'nın araştırmalarından biliyoruz. Biz bu yazımızda bu kelimelerden popüler olan bazılarını aşağıda listeledik. Bakalım İngilizcedeki Türkçe kökenli belli başlı sözcükler hangileriymiş?
aga, agha: ağa, yüksek rütbeli Türk askerî yöneticisi baklawa, baklava: baklava bashlyk: başlık bey: bey bergamot: bey armudu, bergamot beylik, beylic: beylik bosh: boş, saçma (konuşmak) bulgur: bulgur buran: buran, fırtına cafe: kahvehane, kafe caique: kayık calpac, calpack, kalpak: kalpak caracal: karakulak, bir tür Afrika vaşağı caviar, caviare: havyar cham: han chiaus: çavuş chibouk: (tütün içmek için) çubuk chouse, chowse: hile yapmak (çavuş'tan) coffee: kahve dey: dayı, eskiden Kuzey Afrika'da yönetici dolman: dolama, bir tür giysi dolmush: dolmuş doner: döner effendi: efendi firman: ferman giaour: gavur janizary, janisary: yeniçeri kabob, kabab, kebab, kebob, cabob: kebap kantar: kantar (ağırlık birimi) karakul, caracul: karakul, bir cins koyun kavass: kavas, elçiliklerde koruma görevlisi khan: han, kağan kilim, kelim: kilim kiosk: üstü kapalı etrafı açık sergi yeri (köşk'ten) kumiss, koumiss: kımız kurbash: kırbaçlamak kurgan: kurgan, mezar üzerine toprak yığılarak yapılan küçük tepe | odalisk: odalık oka, oke: okka ottoman: koltuklu sedir, divan (Osmanlı'dan) pastrami: pastırma pacha, pasha, bashaw: paşa pilau, pilaf, pilaff, pilaw: pilav raki, rakee: rakı rumelia: rumeli samiel: sam yeli sanjak: sancak sarma: sarma seraglio: harem (saray'dan) serai: saray shagreen: bir çeşit deri (sağrı'dan) shaman: şaman shashlik, shaslik: kebap sherbet: şerbet spahi, spahee: sipahi taffeta: tafta tavla: tavla tekke: tekke tsatsiki, tzatziki: cacık tughra: tuğra tulip: lale (tülbent'ten) turban: türban (tülbent'ten) turk: değişime istekli, genç dinamik kişi (Türk'ten) turquoise: turkuaz ulan, uhlan: Prusya ordusunda asker (oğlan'dan) vilayet: vilayet yarmulke, yarmelke: Yahudilerde giyilen bir çeşit başlık (yağmurluk'tan) yashmac, yashmak: yaşmak, bir tür kadın giysisi yataghan, yatagan, ataghan: yatağan, bir tür kılıç yoghourt, yoghurt, yogurt: yoğurt yoruk, yuruk: yörük, Anadolu'daki Türk göçebeler yurt, yurta: bir tür taşınabilir çadır (yurt'tan) zaptiah: zaptiye zill: zil (yuvarlak, metal nesneden yapılan müzik aleti) |